Çekim Yasası Nedir? Gerçek Mi? Nasıl Uygulanır?

Doğduğu günden öleceği ana kadar birçok sıkıntı ve zorluk ile yaşamını geçiren insanoğlu için mutluluk arayışı kaçınılmazdır. Bu sebeple Antik Yunan filozoflarından Antik Mısır bilginlerine; ilkçağın ilkel dini anlayışlarından modern dönemin tek tanrılı dinlerine kadar birçok düşünür ve inanç mutluluğa nasıl erişebileceğimizin cevabını arayıp durmuştur. Bu arayışların sonuçlarından biri de çekim yasasıdır.

Her biri başka bir yoldan mutluluğa erişmeye çalışmış ancak insanlık aradığı huzuru tam anlamıyla bulmayı başaramamıştır. Bu yasanın, kısa zamanda bu kadar hızlı bir popülarite elde etmesinin sebeplerinden biri de elbette insanların mutluluğa ve emeklerinin karşılığını almaya duyduğu ihtiyaçtır. Hazırsanız çekim yasası nedir sorusuyla başlayalım:

Çekim Yasası Nedir?

Birçok felsefî ve inanç ile ilgili kavramda olduğu gibi çekim yasası nedir sorusu için de birden fazla tanımlama söz konusudur. Bu durumun başlıca sebeplerinden biri pek çok boyuta sahip olan kavramların birkaç kelimelik tarifler içine sığdırılmasının mümkün olmayışıdır. Bu sebeple evrene mesaj gönderme için de birbirini tamamlayıcı mahiyette birçok tanım ile karşılaşmamız mümkündür.

En genel ifade ile bu yasa da, pozitif ya da negatif düşüncelerimizin yaşamımızı pozitif ya da negatif yönde etkileyebileceğine dair bir inançtır. Bu inanç kişilerin ve onlara ait olan fikirlerin saf bir enerjiden meydana geldiği ve bu enerjiyi doğru yönlendirerek bireyin hayatında iyileştirmelerin yapılabileceği savına dayanır.

Önerilen Yazı: Pek Çoğumuzun Muzdarip Olduğu Gelecek Kaygısı Nedir? Nasıl Üstesinden Gelinir?

Aslında çekim yasasına göre aklımızdan geçen, fikirlerimize dönüşen her ne varsa bunlar sürekli olarak kainata iletilmekte ve kaderimizi doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Bu da yalnızca pozitif ya da negatif düşüncelerimizin değil her iki durumunda kainata iletildiği inancını açıkça göstermektedir.

Bu noktada hedef, kainata iyi düşünceler göndermeyi başarmak olduğundan çekim yasasının bir nevi düşüncelerimizi kontrol altında tutabilme sanatı olduğunu da söyleyebiliriz.

Çekim Yasası Gerçek Mi?

Çekim yasasının gerçek olduğuna inananlar genelde bir tür “tecrübe” delili sunmakta ve hayatlarını çekim yasasına göre düzenlediklerinde yaşamlarının istedikleri yönde değiştiğini beyan etmektedir. Yani bu yasanın gerçekliğini ya da sahteliğini deneyimleyerek ortaya koymaktadırlar.

Bu yasayı gerçek olarak kabul edenlerin sıklıkla başvurdukları bir diğer açıklama, kainatta var olan her ne varsa onların enerjiden ibaret olduğu ve bu sebeple bahsi geçen enerjinin bilinçli kullanılması durumunda olayların seyrinde değişikliğin meydana gelmesinin mümkün olduğu varsayımıdır.

Öte yandan bilimsel açıdan bu yasayı doğrulayan herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Adında her ne kadar “yasa” kelimesi bulunsa da bilimsel bir deneye tabi olmadan ve bu yolla kanıtlanmadan ancak hipotez seviyesinde kabul edilebilir.

Bazı araştırmacılara göre olumlu düşüncelere sahip olmanın ve olumlu düşünmeyi hayatımızda hakim kılmanın elbette yapıcı sonuçları olacaktır. Ancak bunun sebebi evrene gönderdiğimiz mesajların bize geri dönmesi değil, olumlu düşüncelerin sağladığı motivasyon sayesinde harekete geçmemizdir.

Çekim Yasası Nasıl Uygulanır?

Yaşam tarzımızı biçimlendiren birçok prensipte olduğu gibi yasayı uygulayabilmek için de en önemli faktörlerden biri inançtır.
Bununla beraber süreç içerisinde zihninizi yönlendirmeyi de öğrenmeniz gerekiyor.Bu yasaya göre arzu ettiğimiz olayların hayatımızla buluşması tamamen bizim enerjimizle ilgili bir durumdur.
Dışarıdan gelen hiçbir etki yoktur. Hatta çekim yasasına göre eğer arzu ettiğimiz şeyler hayatımızda bulunmuyorsa bu bizim zihnimizde bulunan bir blokaj sebebiyledir.

Bu yasasıyı hayatımıza uygulamak için bazı örnekler bulunmaktadır:

• Olmasını arzu ettiğimiz, düşlediğimiz her ne varsa bunları sürekli olarak gözümüzde canlandırabiliriz. Hatta sabah uyandığımızda daha yataktan çıkmadan önce o gün olmasını düşlediğimiz ne varsa, nasıl bir gün yaşamayı arzuluyorsak hayalini kurmalı ardından güne başlamalıyız.
  
• Yaşamımızda eksikliğini çektiğimiz şeylerden ziyade istediğimiz, arzu ettiğimiz şeylere odaklanmalıyız. Yani, artık harap halde olan ayakkabılarımızı değil beğendiğimiz ayakkabıyı giydiğimizi hayal etmeliyiz.
  
• Sadece olumlu düşünceler yetmez aynı zamanda olumlu kelimeler de kullanmalıyız. Daha doğrusu, olumlu ifadeler ile iletişim kurmalıyız. Örneğin, “Sınavım başarısız geçsin istemiyorum.”  değil, “Sınavımda başarılı olmak istiyorum.” dememiz gerekir. İlk bakışta her iki cümlenin anlamı aynı noktaya işaret ediyor gibi görünse de çekim yasasına göre iki ifadenin enerjileri birbirinden oldukça farklıdır.
  
• Zihnini kontrol altında tutabilmek ve daha iyi hissederek olumlu düşüncelere sahip olmayı kolaylaştırabilmek adına günlük meditasyon egzersizleri yapabiliriz. Meditasyon, bu işlevi ile çekim yasasını uygulamamıza doğrudan ya da dolaylı olarak katkı da bulunacaktır.
  
• Zihnimizde olumlu düşünceleri hakim kılmak için kendimize zaman vermeliyiz. Yaşadığımız hayatın içerisinde onlarca sorun ve problem ile karşılaşmaktayız. Doğal olarak zihnimizde olumlu düşünceleri hakim kılmak ve olumsuz düşünceleri kolaylıkla savuşturmak kolay olmayacaktır.

Bu yazıda çekim yasası nedir, çekim yasası nasıl uygulanır ve çekim yasası gerçek mi gibi konuları inceledik. Sizin de çekim yasası hakkında sorularınız var ise, yorum atmayı unutmayın. Ek olarak, PORTAL adlı Youtube kanalının bu konuda yayına aldığı çok güzel bir video bulunmakta. Aşağıdaki videoyu izlemeyi ihmal etmeyin.