Hikaye

İki Keklik Türküsü: Sarıkamış’tan Yükselen Yürek Burkan Bir Feryat

Hikaye Öne Çıkanlar
  • İki Keklik Türküsü Hikayesi Nedir?
  • İki Keklik Türküsü Hangi Yöreye Ait
  • İki Keklik Öyküsü

Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır nice hikayelere, hüzünlere ve destanlara ev sahipliği yapmıştır. Bu toprakların her köşesi, yaşanmışlıkların izlerini taşıyan derin anlamlarla doludur. İşte bu anlamlardan biri de, dilden dile dolaşan, her dinleyeni derinden etkileyen ve adeta bir ağıt niteliği taşıyan iki keklik türküsü hikayesidir. Bu türkü, sadece notalardan ibaret olmayıp, arkasında yatan gerçek bir yaşam öyküsüyle dinleyicinin ruhuna dokunur.

Bu makalede, pek çok kişinin merak ettiği “iki keklik hikayesi nedir” sorusunun cevabını detaylı bir şekilde bulacaksınız. Ayrıca, bu dokunaklı öykünün hangi yöreye ait olduğunu ve türkünün sözlerinin ardındaki derin acıyı keşfedeceğiz. Hazırlanın, çünkü bu türkü, geçmişten günümüze uzanan güçlü bir bağla sizi de etkisi altına alacak.

İki Keklik türküsü, Birinci Dünya Savaşı döneminde Balıkesirli Şöhret Hanım'ın Sarıkamış'ta şehit düşen oğlu için yaktığı bir ağıttır. Oğlu Enver Paşa komutasında Sarıkamış'ın zorlu koşullarında yol açma görevi yaparken kar kuyusuna düşerek yaşamını yitirmiştir. Şöhret Hanım, bu acı haber üzerine türkünün sözlerini dillendirmiş ve bu eser, Anadolu'nun dört bir yanında yüreklerde taht kurmuştur.

Türkü, Balıkesir yöresine ait bir zeybek havası olsa da, benzer hikayelerle Van yöresiyle de ilişkilendirilmektedir. Sözleri, bir annenin evlat acısını, çaresizliğini ve kaderini kabullenişini samimi bir dille anlatır.

İki Keklik Hikayesi: Yürek Burkan Bir Annenin Feryadı

İki Keklik Türküsü: Sarıkamış'tan Yükselen Yürek Burkan Bir Feryat

Herkesin hafızasına kazınan “İki Keklik” türküsünün ardında, Birinci Dünya Savaşı’nın çetin koşullarında yaşanan gerçek bir dram yatmaktadır. Bu hüzünlü öykü, Balıkesir’in Edremit ilçesi civarında yaşamış olan Şöhret Hanım’ın yüreğinden kopan bir feryat olarak günümüze ulaşmıştır. Şöhret Hanım, o dönemin şartlarına göre oldukça zarif ve şık giyimiyle dikkat çeken, ancak oğlunun acısıyla sarsılan bir annedir.

Diğer pek çok anne gibi, o da biricik evladını vatan savunması için askere göndermişti. Oğlu, Enver Paşa komutasındaki birliklerle doğu sınırında, Sarıkamış’ın dondurucu soğuklarında görev yapmaktaydı. Askerlerin ilerleyebilmesi için karlı yolları açmakla yükümlü olan bu genç asker, o dönemdeki askerlerin yaşadığı kıyafet ve teçhizat eksikliklerinin de bir kurbanı olacaktı.

Kars’ın dondurucu soğukları ve metrelerce kar altında, Şöhret Hanım’ın oğlu, arkadaşlarıyla birlikte yol açma görevini yerine getirirken, bir kar kuyusuna düşerek şehit düştü. Bu kara haber, Balıkesir’e, Şöhret Hanım’ın yüreğine bir hançer gibi saplandı. Oğlunun şehadet haberi, hızla yayılarak köyün her yerine ulaştı ve Şöhret Hanım’ı tarifsiz bir acıyla baş başa bıraktı.

  • Oğlunun Şehadet Haberi: Şöhret Hanım’a ulaşan acı haber, hayatını derinden sarstı.
  • İki Keklik Türküsü Doğuyor: Bu haberi aldığı sırada taşın üzerine konan keklikleri gören Şöhret Hanım, içindeki tarifsiz acıyı dizelere döktü.
  • Türkü Sözlerinin Anlamı: Sözler, annenin evlat acısını, kendi şık giyiminin bu acıyla tezat oluşturduğunu ve kaderine boyun eğişini anlatır.
  • Anadolu’ya Yayılışı: Bu yürek yakan hikaye ve türkü, kısa sürede tüm Anadolu’ya yayılarak ortak bir acının ve direnişin sembolü haline geldi.

İşte bu derin acı ve çaresizlik anında, Şöhret Hanım’ın dudaklarından dökülen sözler, bugün bildiğimiz “İki Keklik” türküsünün temelini oluşturdu. Bu türkü, bir annenin en değerli varlığını kaybetmesinin derinliğini, çaresizliğini ve aynı zamanda metanetini anlatır. Her bir dize, o dönemin zorluklarını ve yaşanılan büyük fedakarlıkları derinden hissettirir.

İki Keklik Türküsünün Sözleri ve Hangi Yöreye Aittir?

Şöhret Hanım’ın acı feryadıyla ortaya çıkan iki keklik öyküsü sözleri, dinleyen herkesin yüreğine dokunan bir yalınlığa sahiptir. Bu sözler, sadece bir şarkının dizeleri olmaktan öte, bir annenin yaşadığı evlat acısının en saf ve en gerçekçi ifadesidir. Her bir kelime, Şöhret Hanım’ın o anki ruh halini, içinde bulunduğu durumu ve hissettiği derin kederi bizlere aktarır.

İki Keklik Türküsü Sözlerinin Kalbe Dokunuşu

İki Keklik Türküsü: Sarıkamış'tan Yükselen Yürek Burkan Bir Feryat

Şöhret Hanım, oğlunun şehadet haberini aldığında, taşın üzerine konan iki kekliği görmüş ve bu durum, onun içindeki fırtınayı dizelere dökmesine vesile olmuştur. Sözlerde geçen “Yazması oyalı kundurası boyalı” ifadesi, Şöhret Hanım’ın kendi şık giyimi ile oğlunun acı kaderi arasındaki tezatı vurgular. Bu, aynı zamanda o dönemde yaşanan büyük yokluklara rağmen, annelerin evlatları için taşıdığı umudu ve kendi kişisel dünyalarındaki ince detayları da gözler önüne serer.

“İki keklik bir kayada ötüyorÖtme de keklik derdim bana yetiyorAman aman yetiyorAnnesine kara da haber gidiyor”

Bu dizeler, annenin acısını, kekliklerin ötüşünün bile ona dert olduğunu ve en büyük korkusu olan oğlunun şehitlik haberinin geldiğini anlatır. Şöhret Hanım’ın feryadı, sadece kendi acısı değil, tüm Anadolu annelerinin ortak acısının da bir yansımasıdır. Bu, evlatlarını cepheye gönderen, onların dönüş yolunu gözleyen ve çoğu zaman acı haberlerle sarsılan binlerce yüreğin sesi olmuştur.

“Yazması oyalı kundurası boyalıYar benim aman aman yar benimUzun da geceler yar boynuma sar benimAman aman sar benim”

Nakarat kısmında yer alan bu dizeler, Şöhret Hanım’ın şıklığını ve güzelliğini, yaşadığı bu acı karşısında anlamsız buluşunu ve aslında tek arzusunun oğluna sarılmak olduğunu dile getirir. Bu, aynı zamanda türkünün acıklı ve dokunaklı yapısını güçlendiren, dinleyenin kalbine işleyen en önemli bölümlerden biridir. Türküyü bilmeyenler dahi, bu sözlerin ardındaki derin hüznü kolayca hissedebilirler.

İki Keklik Türküsü: Hangi Yöreye Ait ve Kökenleri Neler?

İki keklik türküsü hikayesi, Balıkesir’in Edremit ilçesi civarında yaşamış olan Şöhret Hanım’ın öyküsünden doğduğundan, türkünün ait olduğu yöre de doğal olarak Balıkesir yöresi olarak kabul edilmektedir. Bu türkü, karakteristik olarak bir zeybek havası taşır ve bu yönüyle Ege Bölgesi’nin kültürel dokusunu yansıtır. Ancak, Anadolu’nun geniş ve zengin kültürel yapısı içerisinde, benzer temalara sahip türkülerin farklı yörelerde de var olması şaşırtıcı değildir.

Özellikle iki keklik türküsü gibi yaygın ve etkileyici eserler, zamanla farklı bölgelerde de benimsenmiş ve kendi yorumlarıyla yeniden hayat bulmuştur. Bunun en belirgin örneklerinden biri, Van yöresine ait olan “İki Keklik” türküsüdür. Van yöresi türküsü, Balıkesir versiyonuna oldukça benzerlik gösterir ve bu durum, bir dönem iki türkünün de aynı kökenden geldiği düşüncesini doğurmuştur. Dolayısıyla, bu türkünün Van yöresine ait olduğunu düşünenler de bulunmaktadır. Bu durum, Anadolu türkü geleneğinin ne denli zengin ve etkileşimli olduğunun güzel bir göstergesidir. Daha fazla yöresel kültürel içeriğe ulaşmak için geleneksel Türk motifleri ve anlamları hakkındaki yazımızı okuyabilirsiniz.

Türkülerin Mirası: Geçmişten Günümüze Bir Köprü

İki Keklik Türküsü: Sarıkamış'tan Yükselen Yürek Burkan Bir Feryat

Anadolu türküleri, sadece melodi ve sözlerden ibaret değildir; onlar aynı zamanda bir milletin hafızası, yaşanmışlıkların canlı tanıkları ve nesiller arası kurulan görünmez köprülerdir. İki keklik türküsü hikayesi de bu köprülerin en güçlülerinden biridir. Şöhret Hanım’ın acısı, bir türkünün dizelerinde ölümsüzleşerek, Sarıkamış’ta yitip giden nice canın ve onların geride bıraktığı acının simgesi haline gelmiştir.

Bu türkü, bizlere geçmişi hatırlatırken, aynı zamanda vatan sevgisinin, fedakarlığın ve annelik duygusunun ne denli derin olduğunu bir kez daha gösterir. Her notası, her dizesiyle insanı saran bu eser, tarihin tozlu sayfalarından günümüze uzanan, yüreklere kazınmış bir ağıttır. Duygusal bağlamda daha fazla içeriğe ulaşmak isterseniz, duyguları bastırmanın zararları ile ilgili yazımıza göz atabilirsiniz.

İki Keklik türküsü, sadece Balıkesir’in değil, tüm Anadolu’nun ortak hafızasında yer eden, acısıyla yoğrulmuş, ancak bir o kadar da umut ve direnç barındıran eşsiz bir mirastır. Bu hikaye, nesilden nesile aktarılarak, geçmişin acı derslerini ve insan ruhunun derinliğini bizlere anımsatmaya devam edecektir. Her dinleyişimizde, Şöhret Hanım’ın feryadı yeniden yankılanacak ve Sarıkamış’ın dondurucu soğuklarında yitip giden kahramanlar bir kez daha anılacaktır.

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. Vay bee gerçekten türkumülerimiz cok ayrı çok değerli iki keklik türküsünün bu hikâyesi beni çok etkiledi.

  2. İki keklik türküsü hikayesi beni etkiledi sözleri muazzam az önce dinledim kulağa hoş geliyor insan sıkılmadan tekrar tekrar dinlerim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu