Celladına Değil, Kurbanına Aşık Olmak! Lima Sendromu Nedir?
İnsan zihni 21. yüzyılda bir gizem olmaya devam ediyor. Halen Lima Sendromu gibi bizi şaşkına çevirebilen vakalar var. Bu sendromun temelinde rehin alan bir kişinin rehinelere karşı bir bağ kurma yatıyor.
Rehine krizleri, insan psikolojisinin sınırlarını test eden karmaşık olaylardır. Bu krizlerde sadece rehin alınan kişiler değil, rehin alan kişiler de beklenmedik tepkiler verebilir. İşte bu tepkilerden biri, Lima Sendromu olarak bilinir.
Peki Lima Sendromu nedir? Neden ortaya çıkar ve tarih boyunca hangi olaylarla ilişkilendirilmiştir? Bu yazıda, detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Lima Sendromu Nedir?
Lima Sendromu, rehin alan kişilerin, rehinelerine karşı sempati, empati ve hatta bağlılık geliştirdiği psikolojik bir durumdur. İsmini 1996 yılında Peru’nun başkenti Lima’da gerçekleşen bir rehine krizinden almıştır.
Bu sendrom, rehin alınan kişilere kötü muamele edilmesi beklenirken tam tersine insancıl bir yaklaşım sergilenmesiyle karakterizedir.
Lima Sendromunun Genel Belirtileri
- Empati Geliştirme: Rehin alan kişi, rehinelerin duygusal veya fiziksel durumuna karşı hassasiyet geliştirir.
- Bağlılık Oluşumu: Rehin alan kişi, rehinelerle kişisel hikayeler paylaşmaya başlar.
- Koruma Davranışları: Rehinelerin ihtiyaçlarını karşılama ve onlara zarar vermekten kaçınma eğilimi.
- Serbest Bırakma: Zamanla rehinelerin özgürlüklerine kavuşmasına izin verme.
Bu sendrom rehine krizlerinde nadir görülen bir durumdur, ancak bu nadirlik, sendromun psikolojik anlamda ne kadar önemli olduğunu değiştirmez.
İnsan zihninin bizi 21.yüzyılda bile şaşkına çevirdiğini girişte belirtmiştik. Lima sendromu sadece buna bir örnektir. Bu sendrom, rehin alanın zihninde oluşan karmaşık bir psikolojik durumla ilgilidir. Böylece zamanla kurbanıyla duygusal bir bağ kurmaya başlar.
- Rehin alan, kurbana zarar vermekten kaçınır.
- Kurbana belirli özgürlükler vermek ister, hatta onu serbest bırakır ve sonraki süreçte beraber olmak ister.
- Fiziksel ve duygusal durumu hakkında endişelenir.
- Farklı konularda sohbetler etmeye çalışır
- Kaçıran kişi, kurbanla kişisel bilgileri bile paylaşır (çocukluğu, hedefleri, arzuları hakkında ki hikayeler…).
- Söz verebilir. (“Seni koruyacağım”, “Sana bir şey olmayacak”…).
- Kaçıran kişi kurbandan etkilenebilir. Aşık olabilir.
Lima sendromu nereden geliyor?
Lima Sendromu, adını Peru’nun başkenti Lima’da yaşanan bir olaydan alır. 1996 yılında, Tupac Amaru Devrimci Hareketi (MRTA) üyeleri, Japonya Büyükelçiliği’nde düzenlenen bir partiye saldırarak 600’den fazla kişiyi rehin aldı. Olayın ilerleyen günlerinde rehin alan kişiler, rehinelerle güçlü duygusal bağlar geliştirdi ve birçoğunu serbest bıraktı.
Olayın Detaylarına Bakacak Olursak:
- Süreç: Kriz 126 gün sürdü.
- Sonuç: Özel kuvvetler operasyonu sonucunda tüm rehineler kurtarıldı, ancak bu süre zarfında rehin alanların rehinelere karşı geliştirdiği bağlılık dikkat çekti.
- Psikolojik Etki: Rehin alanların rehinelere zarar vermekten kaçınması, Lima Sendromu olarak adlandırıldı.
Lima Sendromunun Nedenleri
Lima Sendromu, genellikle belirli psikolojik ve çevresel etkenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Bu durumun nedenlerini anlamak için hem rehin alanların zihinsel süreçlerini hem de çevresel faktörleri incelemek gerekir.
1. Psikolojik Etkenler
- Adalet Duygusu: Rehin alan kişiler, masum rehinelere zarar vermenin yanlış olduğunu hissedebilir.
- Koruma İçgüdüsü: Özellikle rehin alınan kişi kadın veya çocuksa, rehin alan kişi koruyucu bir rol üstlenebilir.
- Empati ve Suçluluk: Rehin alan kişi, kendi eylemlerinden dolayı suçluluk duyabilir ve rehinelerin refahını önemsemeye başlayabilir.
2. Çevresel Etkenler
- Statü Farkı: Rehin alınan kişilerin yüksek sosyal statüsü, rehin alanların onlara saygı duymasını tetikleyebilir.
- Uzun Süreli Etkileşim: Rehin alanlar ve rehineler arasındaki iletişim, bağ oluşmasına yol açabilir.
Lima Sendromu ve Stockholm Sendromu Arasındaki Farklar
Lima Sendromu, Stockholm Sendromu’nun tam tersi olarak tanımlanır. Stockholm Sendromu’nda rehin alınan kişi, rehin alana karşı sempati geliştirirken; Lima’da rehin alan kişi, rehinelere karşı sempati geliştirir.
Genellikle bu sendrom, stockholm sendromu ile karşılaştırılır. İlgili yazımıza buradan 👉Stockholm Sendromu Nedir? Rehineler Neden Empati Duyar?👈 ulaşabilirsiniz…
Özellik | Stockholm Sendromu | Lima Sendromu |
---|---|---|
Empati Gelişimi | Rehin alınan kişiden rehin alana | Rehin alandan rehin alınana |
Bağlanma Yönü | Rehin alınan kişi bağlılık gösterir | Rehin alan kişi bağlılık gösterir |
Çıkış Noktası | 1973, İsveç | 1996, Peru |
Psikologlar Lima Sendromunu Günümüz İlişkilerine Benzetiyor
Bazı psikologlar toksik ilişkilerde yer alan insanların, bir lima sendromundan ya da stockholm sendromundan yer alan durumdan farksız olmadığını dile getiriyor. Celladına aşık olma terimi de buradan geliyor.
Bir ilişkide şiddet veya kötü davranma yer alıyor ve halen bir taraf bundan menun ve bunu dile getirmiyorsa, bu zaten celladına aşık olma durumudur. Buradaki örnek biraz acemice oldu, hak veriyoruz. Ancak söylemek istenilen şeyi anladığınızı varsayıyoruz.
Lima, sadece rehine krizlerinde değil, modern insan ilişkilerinde de anlam taşır. Örneğin:
- Travmatik İlişkiler: Zorlayıcı durumlarda insanlar beklenmedik bağlılıklar geliştirebilir.
- Karmaşık Psikolojik Durumlar: Ayrılık sonrası saplantılı duygular veya travmatik bağlanma süreçleri Lima ile benzerlik gösterebilir.
Ayrıca okuyun: Fregoli Sendromu Nedir? Belirtiler ve Günlük Yaşama Etkileri
Bu lima sendromunu stockholm sendromu olarak insanlara pazarlıyorlar. Başka bir site de hiç lima sendromu hakkında bir şey görmedim. Bu konuya aydınlık getirecek bir yazı için teşekkürler. Fakat başta da söylediğiniz gibi insan psikolojisi oldukça karmaşık bir şey, düşünsene seni rehin alana aşık oluyorsun. Ya da rehin alınan kişiye aşık oluyorsun. Gerçi bunu rehin alma kısmında bırakmayalım. Çünkü günümüzde de siyasetçiler bizi resmen rehin alıyor ama biz lima sendromuna kapılıp gidiyoruz.
Bu tür psikolojik sendromlarla ilgili yazılar her zaman dikkat çekici oluyor. Ancak, Lima sendromu hakkında verilen bilgiler biraz yüzeysel kalmış gibi. Özellikle, Stockholm sendromu ile karşılaştırmalı olarak ele alınabilirdi. Örneğin, iki sendromun farkları ya da benzerlikleri bir tablo ile desteklenerek sunulabilirdi. Ayrıca, sendromun adını aldığı vakaya daha detaylı yer verilseydi, yazının akıcılığı ve bilimselliği artardı ama yine de beğendim Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim: Lima Sendromu gibi konular her zaman hem psikolojik hem de toplumsal boyutuyla ele alınmalı. Mesela, yazıda rehine ve rehin alan arasındaki ilişki anlatılmış ama bu ilişkinin nedenleri pek tartışılmamış. Güçsüzlüğün getirdiği psikolojik mekanizmalar falan….
Bir kere film gibi bir hikaye duymuştum: Bir rehine, rehin alınma sürecinde rehin alana aşık olmuş ve onunla birlikte kaçmış. Bu yazıyı okurken aklıma direkt o hikaye geldi. Gerçek mi, değil mi bilmiyorum ama bu olayların insana karmaşık duygular yaşattığı kesin. Sadece rehin alınan taraf değil, rehin alan taraf için de kafa karıştırıcı olmalı. Yazıda biraz da onların hissettiklerinden bahsedilse güzel olurdu.
hem kaldı ki Rehin alma durumu olmasa bile, günlük hayatta benzer şeyler yaşamıyor muyuz? İş yerinde birine çok kızarsınız, sürekli çatışırsınız ama sonra bir gün onun da sorunlarla boğuştuğunu görürsünüz ve ona karşı yumuşarsınız. Lima Sendromu belki de sadece bir kriz durumu değil, empati ve insan doğasıyla ilgili genel bir şeydir. Yazı bana bunu düşündürdü.
İnsan psikolojisi ne değişik ne stubaf bir şey ya böyle yeni yazdığınız Stockholm sendromunu da okudum ve çooook şaşırdım insanlar neler neler yapıyormuş böyle 🙂