Ahlakın Kaybolduğu Bir Dünya: Suçlu Kim?
Bir zamanlar, uzak bir diyarda, zengin mi zengin bir arpa, mısır ve saman tüccarı yaşarmış. Varlıklı olmasına rağmen, savurganlığı sevmez, her kuruşun hesabını yaparmış. Günlerden bir gün, eşi ona yaklaşarak, “Çocuğumuzun ayakkabıları artık iyice eskidi, yenilerini almanın vakti geldi,” demiş. Tüccar, bu sözlere sinirlenerek, “Ne demek istiyorsun? Benim annem, bana iki üç yılda bir ayakkabı alırdı ve babam yine de kızardı. O zamanlar bir ayakkabı beş on yıl giderdi. İnsanlarda hiç mi utanma kalmadı, her şeyi çürük yapıyorlar,” diye karşılık vermiş.
Bu hikaye, aslında hepimizin zaman zaman yakındığı bir durumu, yani ahlaki çöküşü ele alıyor. Peki, bu çöküşün sorumlusu kim? Yoksa hepimiz mi suçluyuz? Gelin, bu düşündürücü hikayenin derinliklerine inerek, ahlakın kayboluşunun ardındaki nedenleri ve olası çözümleri birlikte arayalım. Okumaya devam edin ve kendi çıkarımlarınızı yapın.
Çürük Ayakkabılar ve Kaybolan Dürüstlük

Kadın, kocasının bu çıkışına karşılık, “Suç benim değil, ayakkabıyı eskiten ben değilim,” diyerek kendini savunmuş. Ardından, aynı öfkeyle oğluna dönerek, “Sen ne biçim çocuksun? Baban da ben de bir ayakkabıyı iki yıl giyerdik. Şimdiki çocuklarda hiç mi insaf kalmamış? İki ayda bir ayakkabı eskitilir mi?” diye sitem etmiş. Oğlan ise, “Suç benim değil, siz de biliyorsunuz, ben eskiden bir ayakkabıyı bir yıl giyerdim. Sonra ancak altı ay giyebildim. Şimdi her şey bozuldu yeryüzünde. Bir ayakkabı iki ayda paramparça oluyorsa ben ne yapayım? Satıcılarda ahlak kalmamış, çürük ayakkabı satıyorlar,” şeklinde cevap vermiş.
Anne ve oğul, her zamanki ayakkabı satıcılarına giderek, neden çürük ayakkabı sattıklarını sormuşlar. Satıcı, “Bunun suçu benim değil. Ayakkabıların çürüklüğünden şikayetçi olan bir siz değilsiniz. Herkes de sizin gibi. Ben de bu çürük ayakkabıları beğenmiyorum. Ama ne yapayım ki, şimdi zaman değişti. İnsanlarda ahlak kalmadı. Kunduracılar, hep böyle çürük kundura yapıyorlar,” diyerek kendini aklamış. Bu diyaloglar, aslında sorumluluğu başkasına atma eğilimimizi gözler önüne seriyor. Herkes bir başkasını suçlarken, kimse kendi payına düşeni kabul etmiyor.
Zincirleme Suçlamalar ve Ahlaki Sorumluluk

Satıcı, kunduracıya, kunduracı dericiye, derici fabrika sahibine, fabrika sahibi ham deri tüccarına, ham deri tüccarı sürü sahibine, sürü sahibi ise öküzlere kadar suçu atmış. Öküz bile, “Bunda biz öküzlerin en küçük suçumuz yok. Nasıl olsa insanlar beni kesip derimi yüzecekler. Hiç insanlara daha sağlam, daha kalın deri vermek istemez miyim? Ama ne yapayım ki zaman değişti şimdi,” diyerek kendini savunmuş.
Bu zincirleme suçlamalar, aslında toplumsal bir yozlaşmanın işareti. Herkes bir diğerini suçlarken, sistemin nasıl çöktüğünü ve ahlaki değerlerin nasıl eridiğini görmezden geliyor. Kimse kendi eylemlerinin sonuçlarını düşünmüyor, sadece kar elde etmeye odaklanıyor.
Öküzün sahibi de şöyle demiş: – Doğru söylüyorsun ama suç benim değil. Biliyorsun, benim küçük tarlamdan çıkan arpayla saman hayvanlarıma yetmiyor. Ben de gidip, arpa, saman tüccarından sizin için saman, arpa alıyorum. Bay Öküz, şimdi dünya değişti. Namuslu kişi kalmadı. Arpa tüccarı, hem fiyatları artırdı, hem de karışık, katkılı mal satıyor. Ben de sana eskisi kadar bol ve iyi yem veremiyorum.
Ahlaki Çöküşün Nedenleri
Öküzün sahibi şöyle demiş: – Doğru söylüyorsun ama suç benim değil. Biliyorsun, benim küçük tarlamdan çıkan arpayla saman hayvanlarıma yetmiyor. Ben de gidip, arpa, saman tüccarından sizin için saman, arpa alıyorum. Bay Öküz, şimdi dünya değişti. Namuslu kişi kalmadı. Arpa tüccarı, hem fiyatları artırdı, hem de karışık, katkılı mal satıyor. Ben de sana eskisi kadar bol ve iyi yem veremiyorum.
Bu hikaye, aslında ahlaki çöküşün nedenlerini de açıkça ortaya koyuyor. Açgözlülük, dürüstlükten uzaklaşma, sorumluluktan kaçma ve başkalarını suçlama eğilimi, bu çöküşün temel nedenleri arasında sayılabilir.
Arpa Tüccarı, o kızgınlıkla kunduracıya gitmiş. Kunduracı, fabrikaya, fabrikanın sahibi ham dericiye, ham derici sürü sahibine, sürü sahibi Öküze, Öküz kendi sahibine, Öküzün sahibi arpa tüccarına gitmiş. Herkes diğerinde suçu aramış. Şimdi zamanlar değişti. İnsanlarda namus, ahlak diye bir şey kalmadı…
Peki Çözüm Ne?
Arpa tüccarı, “Benim hiçbir suçum yok,” diyerek kendini savunmuş. Bu, aslında bir kısır döngü. Herkes bir başkasını suçlarken, kimse çözüm için adım atmıyor.
Bu noktada, hepimizin kendimize sorması gereken soru şu: Bu ahlaki çöküşün önüne geçmek için ne yapabiliriz? Cevap aslında çok basit: Kendimizden başlayarak, dürüstlüğü, sorumluluğu ve ahlaki değerleri yeniden inşa etmeliyiz.
Sonuç: Ahlakı Yeniden İnşa Etmek
Anlayacağınız üzere, bu hikaye bize ahlaki çöküşün karmaşık bir sorun olduğunu ve tek bir suçlusu olmadığını gösteriyor. Ancak, bu durum, sorumluluktan kaçmamız için bir bahane değil. Her birimiz, kendi davranışlarımızla, ahlaki değerleri yeniden inşa etme potansiyeline sahibiz.
Peki, bu yeniden inşa sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? İşte bazı önemli noktalar:
- Dürüstlükten ödün vermeyin: Her ne olursa olsun, dürüstlükten şaşmayın. Kısa vadeli çıkarlar için ahlaki değerlerinizi feda etmeyin.
- Sorumluluk alın: Hatalarınızın sorumluluğunu kabul edin ve başkalarını suçlamak yerine çözüme odaklanın.
- Empati kurun: Başkalarının duygularını anlamaya çalışın ve onların bakış açısıyla olaylara yaklaşın.
- Adil olun: Herkese eşit davranın ve ayrımcılık yapmaktan kaçının.
- Çevrenize örnek olun: Kendi davranışlarınızla, ahlaki değerleri yaygınlaştırmaya çalışın. Unutmayın, değişim sizinle başlar.
- Eğitime önem verin: Çocuklarınızı ve gençleri ahlaki değerlerle yetiştirin. Onlara dürüstlüğün, sorumluluğun ve empatinin önemini anlatın.
Unutmayın, ahlaki değerler bir toplumun temelini oluşturur. Bu değerleri korumak ve yeniden inşa etmek, hepimizin sorumluluğundadır. Ancak, ahlaki değerleri yeniden inşa ederek, daha adil, daha dürüst ve daha yaşanabilir bir dünya yaratabiliriz.
Bu hikaye, aslında hepimize bir ayna tutuyor. Kendi davranışlarımızı gözden geçirmemizi ve ahlaki değerleri yeniden değerlendirmemizi sağlıyor.
Umarım, bu hikaye size ilham verir ve ahlaki değerleri yeniden inşa etme yolculuğunuzda size rehberlik eder.