Yaşam Tarzı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Tarihi ve Günümüzdeki Etkisi

Her yıl 8 Mart’ta dünya genelinde büyük bir coşkuyla kutlanan Dünya Kadınlar Günü, sadece bir anma günü olmanın ötesinde, kadınların yüzyıllardır süregelen eşitlik, adalet ve hak mücadelelerinin sembolüdür. Bu özel gün, kadınların ekonomik, sosyal ve politik alandaki başarılarını vurgularken, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin tam olarak sağlanması için devam eden çabaların da bir hatırlatıcısıdır.

Bu blog yazımızda, 8 Mart’ın nasıl ortaya çıktığını, tarihsel kökenlerini, Türkiye’deki gelişimini ve 2025 yılına geldiğimizde dünya genelindeki kutlamaların ve mücadelelerin hangi boyutlara ulaştığını derinlemesine inceleyeceğiz. Kadınların feminen gerçeklik ve hakları için verdiği bu uzun soluklu mücadelenin dönüm noktalarını keşfederek, günümüzdeki yansımalarını anlamaya çalışacağız.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Bir Mücadelenin Doğuşu

Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak da bilinen bu anlamlı günün, takvimlerde 8 Mart olarak yerini almasında birden fazla önemli olay ve iddia rol oynamıştır. Bu olaylar zinciri, 19. yüzyılın ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nde kadın işçilerin yaşadığı zorlu koşullara ve gösterdikleri direnişe dayanır. Bu mücadele, günümüzde feminizmin etkileri ve kadın hakları konusunda atılan adımların temelini oluşturmuştur.

Bu iddialardan en bilineni, 1857 yılında New York’taki bir tekstil fabrikasında yaşanan trajik grevle ilgilidir. Kadın işçiler, daha iyi çalışma koşulları ve adil ücret talebiyle greve çıktılar. Ancak polisin sert müdahalesiyle olaylar kontrolden çıktı. Fabrikaya kilitlenen işçiler, çıkan yangında mahsur kaldı. Polis tarafından fabrika çıkışına kurulan barikat, kaçmaya çalışan işçiler arasında büyük bir kargaşa ve paniğe yol açtı. Bu acı olay sonucunda çoğu kadın olmak üzere 120 işçi hayatını kaybetti. İşçilerin cenazelerine on binlerce kişi katıldı ve bu olay, Amerika’da toplumsal bir harekete dönüştü. Yangının çıktığı tarih tam da 8 Mart’tı.

Bir diğer önemli iddia ise, 1917 yılında Rusya’da yaşanan ve Çarlık rejiminin yıkılmasıyla sonuçlanan Şubat Devrimi’nin başlangıcına işaret eder. Bu devrim, 8 Mart günü kadınların düzenlediği grevler ve yürüyüşlerle tetiklenmiştir. Kadınlar, ekmek ve barış talepleriyle sokaklara dökülerek, o dönemin toplumsal ve politik yapısında köklü değişikliklere yol açan olayların fitilini ateşlemişlerdir. Bu iki olay, 8 Mart’ın kadınların emeği ve hakları için verdiği mücadelenin bir sembolü haline gelmesinde kilit rol oynamıştır.

8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü Olarak Neden Seçildiğini Anlamak

8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak küresel çapta tanınmasında, 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisi büyük önem taşır. Zetkin, 1857’deki New York yangınında hayatını kaybeden kadın işçilerin anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını teklif etti. Bu öneri, uluslararası alanda büyük destek gördü ve ilk anma 1921 yılında Moskova’da gerçekleşti.

Ancak Birleşmiş Milletler’in resmi internet sitesinde yer alan bilgiler, 8 Mart’ın seçilme nedeni olarak 1917 Rusya’daki Şubat Devrimi’nin başlangıcını kabul eder. Bu farklı görüşler, günün kökenlerinin ne kadar derin ve çok katmanlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde, sosyalizmin yayılmasından endişe duyan bazı ülkeler Dünya Kadınlar Günü kutlamalarını yasakladı. Bu durum, kadınların hak mücadelesinin politik konjonktürden nasıl etkilendiğinin açık bir göstergesidir.

1960’lı yılların sonlarına doğru Amerika Birleşik Devletleri’nde kutlamalar yeniden canlandı ve daha geniş kitlelerce benimsenmeye başlandı. Bu canlanma, 8 Mart’a özel dünya kadınlar günü etkinliklerinin yaygınlaşmasını sağladı. Batı Bloğu ülkelerinde de kadınlar arasında hızla popülerleşen bu gün, en nihayetinde Birleşmiş Milletler’e taşındı. 1977 yılında BM Genel Kurulu, 8 Mart gününü resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak tanıdı ve böylece gün, küresel bir nitelik kazandı.

Türkiye’de Kadınlar Günü’nün Zorlu Yolculuğu

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye topraklarında ilk kez 1921 yılında kutlandı. Bu ilk kutlama, Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova adında iki kız kardeşin öncülüğünde, küçük bir grup kadın tarafından gerçekleştirildi. Bu cesur adım, Türkiye’deki kadın hareketinin ilk kıvılcımlarından biri olarak tarihe geçti. Ancak ne yazık ki, bu ilk kutlamadan 1975 yılına kadar Türkiye’de 8 Mart etkinliklerine izin verilmedi, bu da kadınların hak arayışındaki engelleri gözler önüne serdi.

Birleşmiş Milletler’in 1975 yılını “Kadın Yılı” ilan etmesi ve 1975-1985 dönemini “Kadın 10 Yılı” olarak adlandırması, Türkiye’de de önemli bir dönüm noktası oldu. Aynı yıl Türkiye’de Kadın Yılı Kongresi düzenlendi ve bu kongre, 8 Mart’a yönelik olumsuz tepkilerin azalmasında etkili oldu. Yine 1975’te, İlerici Kadınlar Derneği’nin faaliyetleriyle birlikte 8 Mart, Türkiye’de yeniden kutlanmaya başlandı. Bu dönem, kadınların sesini yükselttiği ve toplumsal görünürlüklerini artırdığı bir süreçti.

Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesi, bu kutlamalara dört yıl boyunca yeniden ara verilmesine neden oldu. Askerî cunta yönetimi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında hiçbir etkinliğe izin vermedi. 1984 yılından sonra ise çeşitli kadın örgütleri ve aktivistler sayesinde Dünya Kadınlar Günü, yeniden kutlanmaya ve anılmaya başlandı. Bu tarihten itibaren günün etki alanı genişledi; devlet dairelerinde ve özel kurumlarda da kutlamalar yapılmaya başlandı. Hatta bazı şirketler, kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında bu güne özel reklam ve pazarlama faaliyetleri düzenleme kararı aldı.

2003 yılında Taksim’de düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü, sonraki yıllarda başka şehirlerde de yayıldı ve kadınların hak taleplerini yüksek sesle dile getirdiği önemli bir platform haline geldi. Ancak 2014 yılında İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı çevresine güvenlik gerekçeleriyle getirilen yürüyüş ve miting yasakları, bu hareketin önünü kesmeye çalıştı. Buna rağmen gece yürüyüşleri birkaç yıl daha devam etse de, 2019 yılında binlerce kadının İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapması engellendi. Bu olaylar, Türkiye’de kadınların hak mücadelesinin hala devam eden bir süreç olduğunu ve kazanımların kalıcı olmadığını göstermektedir.

Kadınların mücadelesi, sadece bir günle sınırlı kalmayıp, yılın her günü toplumsal eşitlik ve adalet arayışını besleyen güçlü bir akımdır.

Dünya Kadınlar Günü 2025: Küresel Kutlamalar ve Süregelen Önemi

2025 yılına geldiğimizde, Dünya Kadınlar Günü tüm dünyada kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması, aile içi şiddetin ortadan kaldırılması, kız çocuklarına daha iyi imkanlar sağlanması ve kadınların temel haklarının korunması gibi başlıkları gündemde tutmaya devam ediyor. Ancak tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, dünya genelinde de 8 Mart’ın anılma şekli ve tarihi ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar, her toplumun kendi kültürel ve tarihsel dinamiklerine göre kadına bakış açısının bir yansımasıdır.

Örneğin, Bulgaristan ve Romanya gibi bazı ülkelerde 8 Mart, çocukların annelerine ve anneannelerine küçük hediyeler verdiği bir nevi Anneler Günü olarak da kabul edilir. Bu, günün daha çok aile odaklı ve sevgi temalı bir kutlamaya dönüştüğünü gösterir. Öte yandan, Çekoslovak Sosyalist Cumhuriyeti döneminde büyük kutlamalarla anılan 8 Mart, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra eski rejimin bir sembolü olarak görüldüğü için belirsizliğe düştü. Ancak Çek Cumhuriyeti’nde 2004 yılında yürürlüğe giren bir yasayla tekrar resmi olarak önemli günler statüsü kazandı ve bu, tarihsel mirasın yeniden değerlendirilmesinin bir örneğidir.

İtalya’da Dünya Kadınlar Günü, erkeklerin kadınlara sarı mimozalar vermesiyle kutlanır. Bu gelenek, 1946 yılında politikacı Teresa Mattei’nin önerisinden kaynaklanmaktadır. Mattei, Fransa’nın menekşe ve zambak sembollerinin İtalya’nın yoksul bölgeleri için pahalı olduğunu düşünerek, her yerde kolayca bulunabilen ve daha ekonomik olan mimozayı önermiştir. Bu özgün seçim, yerel kültüre uyum sağlayarak günün benimsenmesini kolaylaştırmıştır. Pakistan’da ise 2018’den beri #MeToo hareketine paralel olarak kadın kolektifleri tarafından başlatılan “Aurat Yürüyüşleri” düzenlenmektedir. Karaçi’de başlayan bu yürüyüşler, Lahor, Haydarabad ve İslamabad gibi birçok şehre yayılarak, kadınların sosyo-politik taleplerini dile getirdiği yıllık bir gösteri haline gelmiştir.

Dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nde de 8 Mart kutlamaları yapılmaktadır. Ancak insan hakları aktivisti Beata Pozniak’ın 1990’lı yılların ortasında yaptığı lobi çalışmaları, 8 Mart’ın ulusal bir tatil olarak resmiyet kazanması hedefini taşımıştır. Şubat 1994’te Pozniak’ın önerisi, Temsilci Maxine Waters tarafından 79 yardımcı sponsorla birlikte ABD Kongresi’ne sunulmuş, ancak yasa tasarısı için her iki kanattan da yeterli oy alınamamıştır. Bu durum, kadın hakları mücadelesinin küresel süper güçlerde bile zorlu ilerlediğini göstermektedir. Ayrıca Uruguay, İspanya, İtalya, Fransa ve Cezayir gibi birçok ülkede, Dünya Kadınlar Günü’ne atıfta bulunularak 8 Mart adı verilen meydanlar veya diğer kamusal alanlar bulunmaktadır. Bu adımlar, günün toplumsal hafızadaki yerini kalıcılaştırmayı amaçlamaktadır.

Kadın Hakları Mücadelesinde Geleceğe Bakış

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, geçmişten günümüze uzanan kadınların hak mücadelesinin canlı bir anısı ve geleceğe yönelik eşitlik umutlarının bir simgesidir. Bu özel gün, kadınların sosyal, ekonomik ve politik alandaki başarılarını kutlarken, aynı zamanda hala çözüme kavuşturulmayı bekleyen sorunlara dikkat çekmenin ve farkındalık yaratmanın bir aracıdır. Gelecek nesillere daha adil, eşit ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için bu mücadelenin devamlılığı büyük önem taşımaktadır.

Yorumlarınızı bizimle paylaşarak bu önemli konuda siz de sesinizi duyurun ve diğer kültür ve yaşam tarzı içeriklerimizi keşfetmek için blogumuzu takipte kalın!

Sıkça Sorulan Sorular

8 Mart Dünya Kadınlar Günü neden kutlanıyor?

8 Mart, kadınların eşitlik, adalet ve hak arayışındaki tarihi mücadelelerini anmak, kadınların toplumsal, ekonomik ve politik alanlardaki başarılarını kutlamak ve cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek amacıyla kutlanmaktadır. Özellikle 1857’deki New York tekstil grevi gibi trajik olaylar ve 1917 Şubat Devrimi gibi toplumsal hareketler, günün kökenlerinde önemli yer tutar.

Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesi kısaca nedir?

Dünya Kadınlar Günü’nün kökenleri 19. yüzyılın ortalarına, kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları için grev yaptığı döneme dayanır. 1910’da Clara Zetkin’in önerisiyle uluslararası bir gün olarak belirlenmiş, 1917 Rusya’daki kadın grevleriyle önem kazanmış ve 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak tanınmıştır.

Türkiye’de 8 Mart kutlamaları ne zaman başladı?

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimleriyle kutlandı. Ancak uzun yıllar boyunca yasaklarla karşılaşan kutlamalar, 1975’te yeniden ivme kazandı ve 1984’ten sonra daha yaygın bir şekilde devam etti.

Kadınlar Günü dünyanın farklı yerlerinde nasıl kutlanıyor?

Dünya genelinde 8 Mart kutlamaları kültürel farklılıklar gösterir. İtalya’da kadınlara sarı mimozalar verilirken, bazı Doğu Avrupa ülkelerinde Anneler Günü benzeri kutlamalar yapılır. Pakistan’da “Aurat Yürüyüşleri” ile kadın hakları talepleri dile getirilirken, birçok ülkede çeşitli etkinlikler, paneller ve farkındalık çalışmaları düzenlenir.

Veronika

Öncelikle Selamlar: Gerçek ismimi vermeye gerek duymadım, bu yüzden ben Veronika. BlogLabs sitesinde yaşam tarzı ve ilgi çekici konular hakkında yazılar yazıyorum. Benimle birlikte keşfedeceğiniz konular arasında sağlıklı yaşam, seyahat, moda ve yeme-içme gibi birçok konu yer alıyor.Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon fakültesinde öğrenciyim. Hem okul hem de blog yazarlığı için sürekli olarak araştırma yapıyorum ve öğrendiğim bilgileri paylaşmaktan keyif alıyorum. Hayat dolu ve enerjik bir insanım, yeni deneyimlere açığım ve sürekli olarak kendimi geliştirmek istiyorum.Sizlerle beraber bu ilginç konuları keşfetmek için sabırsızlanıyorum. BlogLabs'te yazılarımı takip edebilir ve bana katılmak için yorumlarınızı bekliyorum!

İlgili Makaleler

26 Yorum

    1. Annenize özel bir hediye arayışınızda size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım. Kadınlar Günü’nün anlamı ve annelerimizin hayatımızdaki yeri düşünüldüğünde, ona hem anlamlı hem de kullanışlı bir hediye seçmek harika olacaktır. Belki el yapımı bir hediye, ortak bir anınızın fotoğrafı ya da birlikte yapabileceğiniz keyifli bir aktivite ona kendini daha özel hissettirebilir.

      Önemli olan, ona olan sevginizi ve takdirinizi hissettirmek. Bazen küçük bir not bile en değerli hediye olabilir. Umarım annenizi mutlu edecek en güzel seçimi yaparsınız. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.

  1. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bu derin anlam katmanı, aslında yalnızca kadınların değil, tüm insanlığın kendi varoluşsal arayışının bir yansıması değil midir? Eşitlik ve adalet talebi, bir yandan toplumsal yapıların çelişkilerini yüzümüze vururken, diğer yandan da insanın özünde taşıdığı o evrensel uyum arayışının bir tezahürü olarak beliriyor. Kadınların yüzyıllardır süregelen mücadelesi, sadece belirli hakların kazanılmasına yönelik somut adımlardan ibaret olmayıp, aynı zamanda “insan olmak” ne demektir sorusuna verilen sürekli bir yanıttır sanki. Varoluşun bu büyük sahnesinde, cinsiyetin ötesinde, her bir bireyin kendi ışığını yayma, kendi şarkısını söyleme ve kendi hikayesini yazma hakkı, kozmik bir yankı bulmaz mı? Peki ya her şey sadece bir algıdan ibaretse ve bu mücadele, aslında tanımlanmış rollerin ötesindeki o sınırsız potansiyeli görme çabasıysa? Belki de her bir 8 Mart, bize sadece geçmiş başarıları anımsatmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğe dair bir çağrı fısıldıyor: Gerçek adalet, tüm varoluşun birbiriyle olan ahenkli dansında saklıdır ve bu dansı tamamlamak için her birimizin özgün ritmini bulması gerekir. Bu, bir yandan toplumsal bir manifestoyken, diğer yandan da bireysel bir ruhsal uyanışın, kolektif bir bilincin genişlemesinin simgesi.

    1. Yorumunuzda bahsettiğiniz derin anlam katmanları ve evrensel uyum arayışı üzerine yaptığınız tespitler, yazımın temelinde yatan düşüncelerle harika bir şekilde örtüşüyor. Özellikle insan olmak ne demektir sorusuna verilen sürekli bir yanıt olarak kadınların mücadelesini görmeniz, konuya bakış açımızı zenginleştiren çok değerli bir pencere açıyor. Varoluşun bu büyük sahnesinde her bireyin kendi ışığını yayma hakkı fikri, yazımın vurgulamak istediği eşitlik ve adalet anlayışını çok güzel özetliyor.

      Her 8 Mart’ın sadece geçmiş başarıları anımsatmakla kalmayıp geleceğe dair bir çağrı fısıldadığı ve gerçek adaletin tüm varoluşun ahenkli dansında saklı olduğu görüşünüz, hem toplumsal hem de bireysel bir ruhsal uyanışın önemini vurguluyor. Bu kolektif bilincin genişlemesi ve her birimizin özgün ritmini bulması gerektiği fikri, yazımın vermek istediği mesajı tamamlayıcı nitelikte. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim, profilimden diğer yazılarıma

  2. Yazınızda belirtilen 8 Mart’ın tarihi kökenleri ve kadın hakları mücadelesindeki yeri gerçekten takdire şayan. Bu özel günün, kadınların elde ettiği kazanımları anma ve farkındalık yaratma açısından ne denli önemli olduğunu vurgulamanız değerli bir bakış açısı sunuyor. Yazarın bu görüşüne katılmakla birlikte, acaba günümüzde 8 Mart’ın sadece sembolik bir kutlamaya dönüşme riski de göz önünde bulundurulamaz mı?

    Kutlamaların ötesinde, kadınların hala maruz kaldığı şiddet, eşitsiz ücret ve karar alma mekanizmalarındaki yetersiz temsil gibi temel sorunların çözümünde bu tür özel günlerin somut bir ivme kazandırıp kazandırmadığı üzerine daha derinlemesine düşünmek gerektiğine inanıyorum. Gerçek ilerleme, sadece bir günü işaret etmekten ziyade, yılın her günü süregelen politikalar ve toplumsal değişimlerle mümkün olabilir. Bu açıdan, günün ruhunun pratik adımlara ne kadar dönüştüğünü sorgulamak, tartışmayı daha ileri taşıyabilir.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. 8 Mart’ın tarihi kökenlerini ve kadın hakları mücadelesindeki yerini takdir etmeniz beni mutlu etti. Bu özel günün sembolik bir kutlamaya dönüşme riski üzerine yaptığınız tespitler ve kutlamaların ötesinde somut adımların gerekliliği konusundaki görüşlerinize tamamen katılıyorum. Gerçek ilerlemenin yılın her günü süregelen politikalar ve toplumsal değişimlerle mümkün olduğu düşüncesi, benim de yazılarımda sıklıkla vurguladığım bir nokta. Bu değerli katkılarınız için tekrar teşekkür eder, yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı rica ederim.

  3. Harika bir yazı, anladıklarımı hemen özetliyorum: Öncelikle 8 Mart’ın sadece bir anma günü değil, kadınların yüzyıllardır süregelen eşitlik, adalet ve hak mücadelelerinin güçlü bir sembolü olduğunu zihnimde netleştireceğim. Sonra, kadınların ekonomik, sosyal ve politik alandaki başarılarını daha fazla fark etmeye ve çevremde vurgulamaya özen göstereceğim. En nihayetinde de, kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin tam olarak sağlanması için devam eden çabaların önemini asla unutmayacak ve bu konudaki farkındalığımı artırmak için adımlar atacağım.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımdaki temel mesajları bu kadar güzel ve net bir şekilde özetleyebilmeniz beni gerçekten mutlu etti. 8 Mart’ın derin anlamını ve kadınların bitmeyen mücadelesini bu denli içselleştirmeniz, umarım daha geniş kitlelere de ilham verir. Kadınların başarılarını vurgulama ve kadına yönelik şiddete karşı duruşunuz, hepimizin ortak sorumluluğu olmalı.

      Bu duyarlılığınız ve düşünceleriniz, yazdığım her kelimenin amacına ulaştığını gösteriyor. Değerli katkınız için tekrar teşekkür ederim. Dilerseniz, diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.

  4. Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihsel kökenleri hakkında genellikle yapılan bir bağlantıya dair küçük bir ekleme yapmak isterim. Günün kökeni çoğu zaman 1908’deki New York’taki tekstil işçisi kadınların grevine veya 1911’deki Triangle Shirtwaist Factory yangınına bağlanır. Ancak, Uluslararası Kadınlar Günü fikri ilk olarak 1910 yılında Clara Zetkin tarafından Kopenhag’da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda ortaya atılmış ve ilk uluslararası kutlama 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de gerçekleştirilmiştir. 8 Mart tarihinin bugünkü anlamıyla sabitlenmesi ise 1917’deki Rusya’daki kadın işçilerin grevinin bu tarihe denk gelmesiyle yaygınlaşmıştır. Bu detay, günün çok yönlü gelişimini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımda bahsettiğim konuya dair yaptığınız bu kıymetli ekleme, okuyucularımız için gerçekten çok aydınlatıcı olacaktır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihsel süreçteki farklı evrelerini ve bu tarihin nasıl şekillendiğini bu detaylarla daha iyi kavrayabiliyoruz. Bu tür katkılar, yazılarımızın zenginleşmesine büyük katkı sağlıyor.

      Katkılarınız ve düşünceleriniz için minnettarım. Ayrıca, yayımlanmış olan diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.

  5. Sağolun hocam, minnettarım. 8 Mart’ın tarihi ve günümüzdeki etkisini çok güzel özetlemişsiniz, elinize sağlık.

    1. Yorumunuz için ben teşekkür ederim. 8 Mart’ın ruhunu ve günümüzdeki yansımalarını doğru bir şekilde aktarabildiğime sevindim. Bu özel günün anlamını ve kadınların mücadelesini daha geniş kitlelere ulaştırmak benim için önemli.

      Kadınların tarihteki ve günümüzdeki yerini konu alan başka yazılarımı da profilimden inceleyebilirsiniz. İlginiz ve değerli yorumunuz için tekrar teşekkür ederim.

  6. Sağolun hocam, çok anlamlı ve güzel bir paylaşım olmuş. Kadınlar Günü’nün tarihini ve günümüzdeki etkisini çok güzel özetlemişsiniz, minnettarım.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Kadınlar Günü’nün derin anlamını ve günümüzdeki yansımalarını aktarabilmiş olmak beni mutlu etti. Bu özel günün ruhunu ve önemini vurgulamak benim için de anlamlıydı.

      Kadınların tarihteki ve bugünkü mücadelesine ışık tutabilmek, onların gücünü ve değerini bir kez daha hatırlatabilmek adına bu yazıyı kaleme aldım. Umarım herkes için farkındalık yaratmaya devam eder. Değerli geri bildiriminiz için tekrar teşekkürler, diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.

  7. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mü? Güldürmeyin beni! Hangi eşitlikten, hangi adaletten bahsediyorsunuz Allah aşkına! Yüzyıllardır süregelen mücadeleler mi? Yaşadığımız şu hayata bakın, neyin mücadelesi bitmiş de neyin sembolü olmuşuz! Sabahın köründe kalk işe git, akşam eve gel bir de ev işleri var! Kadınların sırtından geçinmeye devam etsinler, sonra da bir gün çiçek verip sustursunlar! Bütün bunlar bir gün hatırlanmak için miydi yani? Yeter artık bu sahtelikler, bu göstermelik kutlamalar!

    1. Yorumunuz için teşekkür ederim. kadınlar gününün tarihsel kökenleri ve günümüzdeki anlamı üzerine farklı bakış açıları elbette ki mevcuttur. ifade ettiğiniz gibi günlük yaşamda karşılaşılan zorluklar ve eşitsizlikler, bu özel günün sembolik değerini sorgulatabilir. ancak bu günün, kadınların hak arayışı ve mücadelesinin bir yansıması olarak da görülebileceğini belirtmek isterim. tüm bu tartışmalar, konunun ne denli karmaşık ve çok boyutlu olduğunu gösteriyor.

      her ne kadar eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşsanız da, bu günün kadınların karşılaştığı sorunlara dikkat çekme ve farkındalık yaratma potansiyelini göz ardı etmemek gerekir. mücadelelerin bitmediği ve eşitsizliklerin devam ettiği gerçeği, bu günü daha da önemli kılmaktadır. değerli yorumunuz için tekrar teşekkür ederim. profilimden başka yazılara göz atın.

  8. AMAN TANRIM BU NE HARİKA BİR YAZI! Okurken kelimenin tam anlamıyla her cümlenizden ayrı bir ENERJİ fışkırdı içime! Bu kadar anlamlı ve GÜÇLÜ bir günün hem tarihsel kökenlerini hem de günümüzdeki ETKİSİNİ bu kadar çarpıcı ve DİNAMİK bir dille anlatmanız GERÇEKTEN İNANILMAZ! Kadınların mücadelesini, kazanımlarını ve geleceğe dair umutlarını bu kadar derinden hissettiren bir yorum okumak, benim için adeta bir şölen oldu! Herkesin KESİNLİKLE okuması gereken, ufuk açıcı ve ilham verici bir çalışma olmuş! Sizi tebrik etmekle kalmıyor, resmen hayranlığımı haykırıyorum! BÖYLE GÜÇLÜ SESLERE İHTİYACIMIZ VAR! MÜKEMMEL!

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımın size bu denli enerji ve güç vermesi, kelimelerimin amacına ulaştığını görmek beni çok mutlu etti. Kadınların mücadelesini ve günümüzdeki etkisini aktarabilmek, bu anlamlı güne dair hislerinizi böylesine derinden etkilemek benim için büyük bir onur. Okuyucularımda ufuk açıcı bir etki yaratabildiğimi bilmek yazdıklarıma daha da anlam katıyor.

      Bu kadar içten ve coşkulu geri bildiriminiz için minnettarım. Yorumunuz, yazmaya devam etme motivasyonumu daha da artırdı. Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.

  9. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mü? Ne günü! Hangi kadınlar günü bu ya? Sabahın köründe kalk işe git, akşam evde bir sürü iş seni beklesin. Hangi eşitlikten bahsediyoruz? Patronlar zaten kanımızı emiyor, ay sonunu zor getiriyoruz, bir de bu kutlamalarla göz boyuyorlar!

    Hak hukuk hikaye, hepimiz köle gibi çalışıyoruz bu ülkede! Kutlama falan boş işler, önce gerçekten eşitlik gelsin de sonra konuşuruz!

    1. Yorumunuzda dile getirdiğiniz hissiyatları anlıyorum. Özellikle kadınların günlük yaşamda karşılaştığı zorluklar ve eşitsizlikler konusunda haklı tespitleriniz var. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün sadece bir kutlama olmaktan öte, bu tür sorunlara dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için bir fırsat olması gerektiğini düşünüyorum. İş hayatındaki eşitsizlikler, evdeki sorumlulukların ağırlığı gibi konular, aslında bu günün temelinde yatan mücadele alanlarıdır.

      Gerçek eşitliğin sağlanması için daha çok yol kat etmemiz gerektiği konusunda sizinle hemfikirim. Bu tür özel günlerin, sadece göz boyamak yerine, gerçek değişimler için birer başlangıç noktası olmasını umuyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Profilimden diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.

  10. Yazınız için teşekkür ederim, oldukça bilgilendirici ve değerli bir çalışma olmuş. Ancak, 8 Mart’ın kökenine dair yaygın bir yanlış algıyı düzeltmek isterim. Genellikle New York’ta yaşanan ve yüzlerce kadın işçinin hayatını kaybettiği trajik fabrika yangınına atfedilse de, aslında bu olay 25 Mart 1911 tarihinde gerçekleşmiştir. 8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar Günü olarak benimsenmesinin temelinde ise, özellikle 1917 Rus Devrimi öncesinde Petrograd’daki kadınların ekmek ve barış talebiyle başlattığı grevler ve sosyalist kadın hareketlerinin uluslararası düzeydeki çabaları yatmaktadır.

    1. Yorumunuz için teşekkür ederim. 8 Mart’ın kökeni hakkındaki bu önemli düzeltmeniz, yazının daha doğru bir perspektif sunması adına çok kıymetli. Tarihsel olayların doğru anlaşılması ve aktarılması, bilginin gücünü artırır. Katkınız için minnettarım.

      Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.

  11. ya yeter artk bıkdık bu 8 mart muhabbetlernden 🙄 her sene aynı terane aynı boş laflar. sanki bu günde bişeyler deişiyomuş gibi. kadınlar günüymüş eşitlikmiş adaletmiş hepsi hikaye bence. gercek hayatta deişen bişey yok ki. sadece bi gün konuşuluyo sonra herkez kendi bildiini okuyo. o kadar mücadele diyosunuz da neyin mücadelesi bu anlamıyorm.

    baktım baya ugraşmışsınız yazıyı yazmak için falan ama ne bilim yani. bu kadar laf kalabalıı yerine gercekten bişeyler yapılsa daha iyi olmaz mı? 🤷‍♀️ yani şiddet falan diyosunuz da o zaten her gün var. bi gün anmakla mı çözülcek sanıyonuz cidden. boşuna klavye eskitmeyin derim ben. bu konulara kafa yormak yerine başka şeyler yazın daha iyi olur. 🤦‍♀️

    1. Yorumunuz için teşekkür ederim. her görüşün kıymetli olduğunu düşünüyorum ve eleştirilere de her zaman açığım. bu tür özel günlerin bazen bir farkındalık yaratma aracı olduğunu, bazen de sadece sembolik kaldığını düşünebiliriz. önemli olanın samimi bir çaba ve sürekli bir mücadele olduğu konusunda hemfikiriz sanırım.

      bu konuların sadece bir günle sınırlı kalmaması gerektiği ve asıl değişimin gündelik hayatta yaşanması gerektiği yorumunuza katılıyorum. yazılarımda bu tür konulara değinirken amacım, farkındalığı bir nebze olsun artırmak ve belki de bir düşünce kıvılcımı yakmaktır. farklı bakış açıları her zaman zenginlik katar. profilimden diğer yazılara da göz atabilirsiniz. teşekkürler.

  12. Elinize sağlık, gerçekten harika bir yazı olmuş! Bu önemli konuyu bu denli detaylı ve akıcı bir dille ele almanız ÇOK değerli. Sağladığınız bu bilgilendirici içerik için minnettarım.

    Bu yazıyı okumak benim için oldukça faydalıydı ve kesinlikle herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Emeğinize sağlık, kaleminiz daim olsun. Benzer içerikleri sabırsızlıkla bekliyorum.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımın bu kadar beğenilmesi ve faydalı bulunması beni gerçekten mutlu etti. Konuyu ele alırken detaylı ve akıcı bir dil kullanmaya özen gösterdim, bu çabamın karşılığını bulduğunu görmek çok güzel.

      Okuyucularıma bilgi aktarabilmek ve onlara değer katabilmek benim için en büyük motivasyon kaynağı. Benzer içerikler üretmeye devam edeceğimden emin olabilirsiniz. Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı rica ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu