Seven Erkek Neden Aramaz? Duygusal Bağların Şifreleri
İlişkiler, özellikle de başlangıç evrelerinde, karmaşık bir iletişim ağına dönüşebilir. Beklenen bir telefonun gelmemesi veya mesajlara gecikmeli yanıtlar, zihinlerde hemen “seven ama aramayan erkek psikolojisi” sorusunu uyandırır. Gerçekten seven bir erkek neden iletişime geçmekten çekinir veya ne sıklıkta aramalıdır? Bu tür sorular, ilişkilerdeki farklı beklentileri ve kişisel iletişim yaklaşımlarını gözler önüne serer.
Bu derinlemesine rehberde, bir erkeğin sevdiği halde neden aramayabileceğini, bu davranışın altında yatan psikolojik ve sosyal dinamikleri ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Amacımız, bu gizemli ilişki desenlerini anlamanıza yardımcı olmak ve sağlıklı iletişim yolları üzerine düşünmenizi sağlamaktır. Böylece hem kendi beklentilerinizi daha iyi yönetebilir hem de partnerinizin davranışlarını daha doğru yorumlayabilirsiniz.
Sevdiği halde aramayan bir erkeğin davranışları, genellikle geçmiş deneyimler, toplumsal roller, kişisel alan ihtiyacı, farklı iletişim tarzları veya duygusal çekingenlik gibi çeşitli psikolojik ve sosyal nedenlere dayanır. Bu durum, erkeğin ilgisiz olduğu anlamına gelmeyip, ilişkinin derinliğini yalnızca arama sıklığıyla ölçmenin yanıltıcı olabileceğini gösterir. Bu karmaşık dinamikleri anlamak, açık iletişim kurmak ve karşılıklı beklentileri yönetmek, sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur. Gerçek sevgi, bazen sessizlikte bile derin anlamlar taşıyabilir ve farklı ifade biçimleriyle kendini gösterebilir.
Seven Erkeğin Sessizliği: Ardındaki Psikolojik Sebepler

İlişkilerde yaşanan iletişim boşlukları, özellikle bir tarafın diğerini yeterince aramamasıyla ortaya çıktığında, pek çok sorgulamayı beraberinde getirir. “Aramayan erkek seviyor mu?” sorusu, bu durumun en çok merak edilen yönlerinden biridir. Bir erkeğin sevdiği halde arama eğilimi göstermemesinin altında yatan sebepler oldukça çeşitlidir ve kişisel özelliklerden ilişki dinamiklerine kadar pek çok faktörü içerir.
Bu bölümde, seven ama aramayan erkek davranışının ardındaki temel nedenleri ve ilişkinin içindeki yansımalarını detaylıca ele alacağız. Bu nedenler, bazen farkında bile olunmayan derinlemesine psikolojik süreçlerden kaynaklanabilir ve ilişkinin sağlıklı ilerlemesi için anlaşılması kritik öneme sahiptir.
- Geçmiş Deneyimlerin Gölgesi: Önceki ilişkilerde yaşanan olumsuzluklar, erkeği yeni ilişkilerde temkinli davranmaya itebilir. Yeniden incinme korkusu, iletişimden kaçınmasına neden olabilir.
- Toplumsal Beklentiler ve Rol Modelleri: Erkeklere yüklenen “güçlü ve bağımsız” olma baskısı, duygusal ifadeyi kısıtlayabilir. “İlk adımı atan zayıf görünür” algısı, aramaktan çekinmelerine yol açabilir.
- Kişisel Alan İhtiyacı: Her bireyin olduğu gibi erkeklerin de kişisel alanına ve yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir. Bu, ilgisizlikten ziyade, bireysel zaman arayışının bir göstergesidir.
- Farklı İletişim Tarzları: Bazı erkekler duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanır ve sevgilerini eylemleriyle göstermeyi tercih ederler. Bu da, iletişimin sadece telefon görüşmelerinden ibaret olmadığını gösterir.
- Duygusal Kapanma ve Çekingenlik: Utangaçlık, özgüven eksikliği veya duygusal olarak kendini açmaktan çekinme, aramama davranışının altında yatan önemli faktörlerdir.
- Yoğun Yaşam Temposu: İş, aile veya diğer sorumluluklar nedeniyle yoğun bir tempoda yaşamak, düzenli iletişime zaman ayıramamasına neden olabilir.
- İlişkinin Başındaki Belirsizlikler: İlişkinin henüz başında, erkeğin kafasında oluşan sorular veya ilişkinin nereye gittiğine dair belirsizlikler, proaktif iletişim kurmasını engelleyebilir.
- Gurur ve İnatçılık: “O aramazsa ben de aramam” gibi düşünceler, özellikle aşkta gurur ve inatçılık arasındaki ince çizgiyi belirler. Bu, gereksiz iletişim kopukluklarına yol açabilir.
- Beklenti Yönetimi Sorunları: Kendi beklentilerini veya sizin beklentilerinizi yönetme konusunda zorluk yaşamak, aramama nedenlerinden biri olabilir.
- İletişimi Bir Zorunluluk Olarak Görme: Bazı erkekler iletişimi, keyifli bir paylaşım yerine yerine getirilmesi gereken bir görev olarak görebilir, bu da arama motivasyonunu düşürür.
- İlgiyi Sürdürme Stratejileri: Bazen kasıtlı olarak aramaması, “arandığında daha değerli hissettirme” veya “ilgisini kaybetme korkusu yaratma” gibi manipülatif bir taktik olabilir.
- Yanlış Anlaşılma Korkusu: Söylediklerinin yanlış anlaşılması veya olumsuz tepkiler almaktan çekinme, erkeği iletişime geçmekten alıkoyabilir.
Unutmamak gerekir ki, her birey farklıdır ve bu nedenler kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. Önemli olan, bu davranışın altında yatan gerçek nedeni anlamaya çalışmak ve buna göre bir yaklaşım sergilemektir. Açık ve dürüst bir diyalog, bu tür gizemleri ortadan kaldırabilir.
İletişim Köprüsü: İlişkilerde Neden Vazgeçilmezdir?
İlişkilerde iletişim, adeta iki ruh arasında kurulan bir köprü gibidir. Bu köprü, sevgi, anlayış ve güvenin temelini oluşturur. Arama, mesajlaşma veya yüz yüze konuşma, tüm bunlar aşkın ve ilginin en temel ifadeleridir. Ancak bazen bir erkek neden aramaz? Bu durum, genellikle iletişim kurma biçimlerindeki farklılıklardan kaynaklanır. Bazı erkekler duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanırken, eylemleriyle sevgilerini göstermeyi tercih edebilirler. Bu da, iletişimin sadece telefon görüşmelerinden ibaret olmadığını gösterir.
Duygusal Kararlar ve Davranışlar

Bazı erkekler, geçmişte yaşadıkları olumsuz ilişki deneyimlerinden ötürü duygusal kararlar alabilirler. Bu durum, onların yeni ilişkilerde temkinli davranmalarına, hatta sevdikleri kişiyi aramaktan kaçınmalarına neden olabilir. Azalan özgüven veya yeniden incinme korkusu, onları bu tür bir iletişim kopukluğuna sürükleyebilir.
Böyle durumlarda, erkeğin iç dünyasındaki bu kırılganlıkları anlamak, ilişkinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir. Karşılıklı empati ve sabır, bu engellerin aşılmasına yardımcı olabilir. Unutmayın, her ilişkinin kendine özgü bir temposu vardır ve duygusal iyileşme zaman alabilir.
Aşk ve Gurur Arasındaki İnce Çizgi
Gurur, aşkla ilgili kararları derinden etkileyebilir. Bir erkek, seven erkek olarak görülmek istese de, gururundan dolayı ilk adımı atmakta tereddüt edebilir. Bu, “acaba ilk ben ararsam zayıf görünür müyüm?” veya “o beni aramazsa ben de aramam” gibi düşüncelerle kendini gösterebilir. Bu durum, aşkta gurur ve iletişim arasındaki karmaşık ilişkiyi ortaya koyar.
Bu ince çizgi, çoğu zaman ilişkinin ilerlemesini engelleyen bir bariyer haline gelir. Oysa gerçek sevgi, gururun ötesine geçebilmeyi gerektirir. Bazen küçük bir jest veya dürüst bir konuşma, bu duvarı yıkmaya yeterli olabilir.
Erkeklerin İletişim Tarzları: Neden Mesaj, Neden Arama Değil?
Modern ilişkilerde iletişim sadece telefon görüşmelerinden ibaret değil. Erkeklerin iletişim tarzları, onların mesajlaşmayı aramaya tercih etme nedenlerini anlamamıza yardımcı olabilir. Kimi erkekler için mesajlaşma, daha az baskı altında hissettiren, düşünme ve cevap verme fırsatı sunan bir alandır. Bu durum, özellikle utangaç veya yoğun bir tempoda çalışan erkekler için geçerlidir.
Mesajlaşma, aynı zamanda bir erkeğin ilgisini kaybetmeden, kendi ritminde iletişim kurmasına olanak tanır. Eğer bir erkek size düzenli olarak mesaj atıyor ancak aramıyorsa, bu onun ilgisiz olduğu anlamına gelmez; sadece onun için daha konforlu veya pratik bir iletişim yöntemi olabilir. Bu, flört döneminde sıkça rastlanan bir durumdur ve ilişkinin ilerleyen aşamalarında değişebilir. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, erkeklerin neden hoşlandığını belli etmek istemez başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Flört Döneminde Erkek Davranışları ve Aramama Sebepleri

Flörtün karmaşık dünyasında, bir erkeğin davranışları aşk ve ilginin önemli göstergeleridir. Bazen bir bakış, bazen bir mesaj, erkeğin duygularını ve niyetlerini ele verebilir. Flört döneminde erkek davranışları, onun iletişim kurma biçimini de belirler. Bazı erkekler, platonik aşklar veya gizli hayranlıklar nedeniyle doğrudan iletişimden kaçınabilirler. Göz teması ve vücut dili, bu gizli ilgiyi ele verebilir.
Mesajlaşma taktikleri de bu dönemin önemli bir parçasıdır. Hızlı cevaplar veya esprili mesajlar, ilgiyi gösterirken, doğrudan aramadan kaçınmanın bir stratejisi de olabilir. Önemli olan, bu işaretleri doğru okuyabilmek ve erkeğin gerçek niyetini anlamaya çalışmaktır. Unutmayın, her erkeğin kendine özgü bir flört etme ve iletişim kurma şekli vardır.
Seven Erkek Kaç Gün Aramaz? Beklentileri Yönetmek
Merak ediyorsun, değil mi? Sevginizi göstermenin yollarından biri de iletişim kurmaktır. Peki, seven erkek kaç gün aramaz? İlişkiler kadar çeşitli yanıtlar bulunsa da, birtakım genellemeler yapmak mümkün. Genellikle seven erkek, en azından gün içerisinde bir kere olsun sevdiklerini arama ihtiyacı hissederler. Ancak bu bir kural değil, bir beklentidir.
İlişkinin doğal akışı ve karşılıklı beklentiler, iletişim sıklığını belirleyen ana etkenlerdir. Bazı erkekler ilk görüşmeden sonra 1-3 gün içinde iletişime geçerken, bazıları için bu süre daha uzun olabilir. Kavga sonrası gibi durumlarda ise erkekler kendilerine düşünme süresi tanıyabilir ve 1-3 gün kadar aramayı erteleyebilirler. Bu tamamen kişisel tercih ve ilişki dinamikleriyle ilgilidir. Açıkça konuşarak kendi beklentilerinizi ifade etmek, sağlıklı bir ilişki için çok daha önemlidir.
Kadın Aramayınca Aramayan Erkek: Karşılıklı Beklentiler
Peki, sevgiliniz ya da ilgilendiğiniz bir erkek siz aramadığınızda sizi neden aramıyor olabilir? Bu durum, ilişkide iletişim eksikliğinin bir göstergesi olabilir veya farklı sebepleri barındırabilir. Kimi erkekler için bu, ilişkideki ilgi ve çabanın karşılıklı olduğunu gösterir. Bu, bir tür test veya karşılıklı beklenti yönetimi olabilir. Duygusal korunma veya bağımsızlık ihtiyacı da bu davranışın altında yatabilir.
Eğer siz de “kadın aramayınca aramayan erkek” durumuyla karşılaşıyorsanız, ona iletişim beklentilerinizden açıkça bahsedin. Sabırlı olun ve ilişkinizin genel sağlığını değerlendirin. Güven, her ilişkinin temel direğidir ve açık diyalogla güçlenir. İlişkinin temeli karşılıklı anlayış ve dürüstlüktür, sadece arama sıklığına odaklanmak yerine, partnerinizin size karşı gösterdiği diğer ilgi ve sevgi işaretlerini de değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır.
Sessizliğin Ötesi: Gerçek Bağlantının Anlamı

Aşk ve ilişkiler, hayatın karmaşık yanlarından bazılarıdır, özellikle de erkekler ve onların iletişim biçimleri söz konusu olduğunda. Kendinizi “Acaba gerçekten seviyor mu, seviyorsa neden aramıyor?” diye sorarken bulabilirsiniz.
Evet, seven ama aramayan erkek profiliyle karşılaşmak mümkündür; ancak bu, onların duyguları yokmuş gibi davrandığı anlamına gelmez. Erkeklerin de duygusal anlamda kendilerini ifade etme yolları farklılıklar gösterebilir. Her ne kadar bazı erkekler sevgilerini sık sık iletişim kurarak göstermeyi tercih etse de, bazıları ise daha mesafeli durabilirler. İlişkilerde, sevginin derinliğini sadece iletişim sıklığına göre ölçmek yanıltıcı olabilir. Önemli olan, bu durumu bir yargılama aracı olarak kullanmak yerine, anlayışla yaklaşmak ve iletişimin farklı yollarını keşfetmeye açık olmaktır. Gerçek sevgi, bazen sessizlikte bile yankılanabilir ve daha derin bir anlayışla hissedilebilir.
İletişimdeki bu gizem perdesini aralamak ve sağlıklı bir ilişki inşa etmek için, beklentilerinizi netleştirmek ve partnerinizin iletişim tarzını anlamaya çalışmak hayati önem taşır. Eğer bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, diğer makalelerimize göz atabilir veya kendi deneyimlerinizi yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.




Bu yazıyı okurken içimde bir şeyler koptu sanki… O kadar doğru noktalara değinmişsiniz ki, bu durumu yaşayan herkesin hislerine tercüman olmuşsunuz. Seven ama aramayan birini anlamak gerçekten çok zor, insan kendini değersiz hissedebiliyor ve bu belirsizlik kalbi yoruyor. Sizinle aynı duyguları paylaşıyorum, bu durum gerçekten çok karmaşık ve üzücü bir labirent gibi.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarımın sizde bu denli bir etki yaratmış olması benim için çok kıymetli. Duygularınıza tercüman olabildiğimi bilmek, bu konuyu kaleme alırken hissettiğim sorumluluğu bir kez daha anlamamı sağladı. Seven ama aramayan birinin bıraktığı boşluk, gerçekten de insanın içinde derin izler bırakabiliyor ve belirsizlik, çoğu zaman en ağır yük oluyor. Kalplerin bu karmaşık labirentte yorulmaması için umarım yazdıklarım bir nebze olsun ışık olmuştur. Diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Yazarın bu konudaki gözlemlerine katılmakla birlikte, acaba bu durumun altında yatan sebepler sadece gizem perdesiyle mi açıklanmalı yoksa daha farklı dinamikler de etkili olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Bazen insanlar, hissettikleri derin duygulara rağmen, iletişim kurma biçimleri konusunda farklı alışkanlıklara veya önceliklere sahip olabilirler. Özellikle modern ilişkilerde, “aramak” eyleminin yerini alan pek çok farklı iletişim kanalı varken, kişinin iletişimi sürdürme şekli, sevgisinin göstergesi olmaktan çok, kendi bireysel iletişim tarzının bir yansıması olabilir.
Örneğin, bazı erkekler duygularını daha çok eylemlerle veya yan yana geçirilen zamanla ifade etmeyi tercih edebilirken, telefonla konuşmak veya sık mesajlaşmak onlar için öncelikli bir iletişim biçimi olmayabilir. Yo
Yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımda bahsettiğim gizem perdesi aslında bir başlangıç noktasıydı ve altında yatan farklı dinamiklerin de olabileceği kesinlikle göz ardı edilmemeli. İnsanların iletişim kurma biçimleri, bahsettiğiniz gibi, bireysel alışkanlıklar, modern iletişim kanallarının çeşitliliği ve hatta kültürel farklılıklar gibi pek çok faktörden etkilenebilir. Duyguları eylemlerle ifade etme veya yan yana geçirilen zamanın önemi gibi noktalara değinmeniz, konuyu farklı bir boyuta taşıyor ve bu konuda daha derinlemesine düşünmeye sevk ediyor.
Bu tür farklı iletişim tarzlarının ilişkiler üzerindeki etkileri ve bireylerin bu tarzları nasıl yorumladığı üzerine daha fazla düşünmek gerekiyor sanırım. Yorumunuz, konunun çok katmanlı yapısını bir kez daha gözler önüne serdi. Zaman ayırıp düşündüklerinizi paylaştığınız için minnettarım. Dilerseniz, profilimden diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz.
sözsüz sevda, derin bir sır.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Duyguların bazen sözcüklere sığmadığı, suskunluğun derin anlamlar taşıdığı anlar vardır. Belki de en saf sevgiler, kelimelere ihtiyaç duymazlar.
Yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanız dileğiyle.
tamamen katılıyorum, iletişim eksikliği her şeyi bitirir.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Gerçekten de iletişim, ilişkilerin temel taşı ve eksikliği birçok soruna yol açabiliyor. Bu konuda aynı fikirde olmamız beni sevindirdi.
Profilimden yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı rica ederim.
Bu satırları okurken gerçekten çok etkilendim ve içimde biriken birçok duygunun dile geldiğini hissettim. Anlatılan durumu o kadar iyi anlıyorum ki… İletişimdeki bu gizem perdesi, insanı gerçekten yoruyor ve akılda bin bir soru işareti bırakıyor. Sevildiğini bilmek ama o somut adımları görememek, insanı derin bir boşluğa itebiliyor. Sizinle aynı duyguları paylaşıyorum, bu durumun yarattığı belirsizlik ve hayal kırıklığı gerçekten çok zor.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarımın sizde bu denli karşılık bulduğunu görmek beni mutlu etti. İletişimdeki bu karmaşık durumların yarattığı hisleri bu kadar iyi anlamanız ve paylaşmanız, aslında ne kadar çok kişinin benzer deneyimlerden geçtiğini gösteriyor. Bazen kelimelerle ifade edilemeyen duygular, yazının satır aralarında birleşiyor ve bu da bizi birbirimize daha da yakınlaştırıyor. Bu belirsizliklerin ve hayal kırıklıklarının zorlayıcı olduğunu biliyorum, ancak bu hisleri paylaşmak bile bir nebze olsun hafifletiyor.
Yorumunuz için tekrar teşekkür ederim. Diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Yazınız, ilişkilerdeki bu oldukça yaygın ama bir o kadar da karmaşık durumu çok güzel özetlemiş. İletişimdeki bu gizem perdesinin ardında yatan sebepleri anlamak için gerçekten meraklandım. Peki, bu tür bir davranışın altında yatan, erkeğin kendi bağlanma stilinden mi kaynaklandığını yoksa modern ilişkilerdeki genel beklentilerin mi bir sonucu olduğunu düşünüyorsunuz? Özellikle, bu ‘aramama’ durumunun, kişinin kendini ifade etme biçimindeki çekingenlikle veya belki de reddedilme korkusuyla olan bağlantısını biraz daha derinlemesine inceleyebilir miyiz?
Yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımda bahsettiğim konunun bu kadar ilgi çekmesi ve merak uyandırması beni mutlu etti. İlişkilerdeki bu tür davranışların altında yatan sebepler oldukça karmaşık ve bireysel farklılıklar gösteriyor. Hem kişinin kendi bağlanma stili hem de modern ilişkilerin getirdiği beklentiler bu durumu etkileyebilir.
Özellikle reddedilme korkusu ve kendini ifade etmedeki çekingenlik, bahsettiğiniz “aramama” durumunun önemli nedenlerinden biri olabilir. Bu konuda daha derinlemesine analizler yapmak ve farklı bakış açılarını değerlendirmek için başka yazılarımda da bu konuyu ele almayı düşünüyorum. Profilimden diğer yazılarıma göz atarak farklı konular hakkında da fikir edinebilirsiniz.
Bu yazıda ele alınan iletişim dinamikleri üzerine getirilen bakış açısı oldukça düşündürücü. Ancak, bu durumun altında yatan motivasyonlar incelenirken, acaba bağlanma stillerinin veya bireylerin erken dönem ilişki deneyimlerinin bu ‘aramama’ davranışındaki rolü daha derinlemesine incelenebilir miydi diye merak ettim. Ayrıca, bu tür bir davranışın sadece erkeğe özgü olup olmadığı veya genel insan ilişkilerindeki güç dinamikleriyle ne kadar ilişkili olduğu gibi sorular da akla geliyor. Farklı psikolojik ekollerden veya sosyolojik perspektiflerden ek kaynaklarla konunun zenginleştirilmesi, iletişimsizlik paradoksunu daha kapsamlı anlamamıza yardımcı olabilir.
Yorumunuz için teşekkür ederim. İletişim dinamiklerine getirdiğiniz bakış açısı ve özellikle bağlanma stilleri ile erken dönem ilişki deneyimlerinin bu konudaki rolüne dair merakınız oldukça yerinde. Yazıda genel bir çerçeve çizmeye çalışsam da belirttiğiniz gibi psikolojik ve sosyolojik derinlemler, konuyu daha da zenginleştirebilir. Bu “aramama” davranışının cinsiyetten bağımsız olarak genel insan ilişkilerindeki güç dinamikleriyle ilişkisi üzerine de düşünceleriniz, konunun çok boyutluluğunu gözler önüne seriyor.
Geri bildirimleriniz, gelecekteki yazılarımda benzer konuları ele alırken daha kapsamlı bir bakış açısı sunmam için bana ilham veriyor. Farklı psikolojik ekollerden ve sosyolojik perspektiflerden faydalanarak konuyu daha derinlemesine incelemek kesinlikle üzerinde duracağım bir nokta. Vakit ayırıp yazımı okuduğunuz ve değerli görüşlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim. Diğer yazılarıma da profilimden göz atmanızı dilerim.
Ele aldığınız bu önemli iletişim sorununa dair bakış açınızı ilgiyle okudum. Ancak, bu tür bir durumun yalnızca bireysel tercihlerden mi kaynaklandığı yoksa bağlanma stilleri, iletişim korkusu veya hatta partnerler arasındaki güç dengeleri gibi daha derin psikolojik ve ilişkisel dinamiklerin de rol oynayıp oynamadığına dair farklı açılardan da değerlendirme yapılabilir miydi diye düşündüm. Konuyu daha geniş bir çerçevede ele alarak, belki de farklı uzmanların bu konudaki yaklaşımlarına değinmek, okuyuculara daha kapsamlı bir anlayış sunabilirdi.
Yorumunuz için teşekkür ederim. İletişimdeki bu önemli sorunun sadece bireysel tercihlerden kaynaklanmadığı, belirttiğiniz gibi bağlanma stilleri, iletişim korkusu veya güç dengeleri gibi daha derin psikolojik dinamiklerin de etkili olduğu şüphesizdir. Yazımda konuyu genel bir çerçevede ele almış olsam da, bu farklı uzmanlık alanlarının ve yaklaşımlarının da detaylıca incelenmesinin konuya daha geniş bir perspektif katacağı fikrinize tamamen katılıyorum. Geri bildiriminiz benim için çok değerli. Yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızdan memnuniyet duyarım.
Sağolun hocam, çok güzel bir yazı olmuş. Benim sevgilim de böyle hatalar yapıyor, tam da üzerine düşündüğüm bir konuydu.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımın size bu kadar dokunması ve düşüncelerinize tercüman olması beni çok mutlu etti. İlişkilerde yapılan hatalar üzerine kafa yormak ve çözüm aramak gerçekten önemli. Umarım yazım size ve ilişkinize faydalı olur. Yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanız dileğiyle.
Yazınız çok değerli bir konuya ışık tutmuş, elinize sağlık. Ancak belirtmek isterim ki, erkeklerin iletişim kurma biçimleri sadece bireysel tercihlerle değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri ve çocukluktan itibaren öğrenilen iletişim modelleriyle de yakından ilişkilidir. Genellikle erkeklerden duygularını daha az ifade etmeleri veya belirli iletişim kanallarını tercih etmeleri beklenir. Bu durum, arama gibi direkt ve duygusal olarak yoğun görülebilecek iletişim biçimlerinden ziyade, daha eyleme dayalı veya dolaylı ifade şekillerine yönelmelerine neden
Yorumunuz için teşekkür ederim. Belirttiğiniz gibi, iletişim biçimleri sadece bireysel tercihlerle sınırlı kalmayıp, toplumsal cinsiyet rolleri ve çocukluktan itibaren edinilen öğrenilmiş davranışlarla da şekilleniyor. Özellikle erkeklerin duygusal ifade biçimlerinde toplumsal beklentilerin büyük bir etkisi olduğu aşikar. Bu değerli bakış açınızla yazıma farklı bir boyut kattığınız için minnettarım. Profilimden diğer yazılarıma da göz atmanızı dilerim.
Çok güzel bir yazı olmuş, ancak belirtmek isterim ki aslında bu durumun temelinde yatan nedenlerden biri, erkeklerin ve kadınların iletişim kurma biçimlerine dair farklı toplumsal beklentiler ve öğrenilmiş davranışlar da olabilir. Genellikle erkek çocuklarına duygularını açıkça ifade etmeleri veya sürekli iletişimde kalmaları yönünde bir teşvikte bulunulmazken, kız çocukları için bu durum daha yaygındır. Bu da yetişkinlikte erkeklerin aramama veya daha az iletişim kurma eğiliminin yalnızca ilgisizlikten değil, aynı zamanda çocukluktan itibaren içselleştirilmiş farklı iletişim paradigmalarından kaynaklanabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Bu ayrım, konuya farklı bir bakış açısı sunabilir.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımda bahsettiğim konuya dair getirdiğiniz bu farklı bakış açısı oldukça değerli. İletişim biçimlerindeki toplumsal cinsiyet rollerinin ve çocukluktan gelen öğrenilmiş davranışların etkisini vurgulamanız, konuyu çok daha geniş bir perspektiften ele almamızı sağlıyor. Gerçekten de, ilgisizliğin ötesinde, içselleştirilmiş iletişim paradigmalarının da bu davranışlarda rol oynayabileceği fikri üzerine düşünmek, konuyu derinlemesine anlamak adına önemli bir katkı. Bu değerli yorumunuz için tekrar teşekkür ederim, yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı dilerim.
Sağolun hocam, minnettarım. Benim sevgilimde böyle hatalar yapıyor, tam da üzerine denk geldi bu yazı.
Rica ederim, ne mutlu bana ki yazım sizin için bu kadar isabetli olmuş. İlişkilerde karşılaşılan zorluklar ve yapılan hatalar üzerine düşünmek, çözüm yolları aramak her zaman kıymetli. Umarım yazım sevgilinizle olan ilişkinize olumlu bir katkı sağlar ve bu süreçte size yardımcı olur. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Yayınlamış olduğum diğer yazılara da göz atmanızı dilerim.